17 Mart 2012 Cumartesi


BUHARLAŞMANIN HAFİFLİĞİNDE İÇİM KAN AĞLIYOR...

Resim düşüyor gözlerimin önünde
Yere düşünce kırılıyor camları
İçim ağlıyor
Bu sonbaharın hazan günlerinde
Evim biraz dağınık
Gözbebeklerim çeperleşmekte
Ve göz pınarlarım kurumuş
Ağlayarak gözyaşlarımı dökemiyorum
Sadece içim ağlıyor bu sana sığınmamın son demlerinde
Gözle görülmez bir ürperti sana karşı duyduğum
Korkunun ecele faydası olmadığı gibi
Sevdamın da bana faydası yok sanki
Ama dedim ya içim ağlıyor bu sana kavuşamamanın son seferinde
Karanlık çöküyor üzerime
Birgün karşıma çıkacağının hesabını tutuyorum duvarlardaki çiziklerimle
Yada kaçmanın planını yapıyorum bu hapishaneden
En ince ayrıntısına kadar düşünüyorum firar edeceğim yolları
Ama yine de içim ağlıyor bu senin sevdana yenik düştüğümde
Fettan olan gözlerine bakmayalı ne kadar oldu bilmiyorum
Özlüyorum bana kıskançlık içinde bakmanı
Belki anlamadın daha
Ne kadar büyük bir sevdayla sana kendimi esir bırakmamı
Anlatacak kelimeler çoktan yeryüzünü terketmiş
Terkederken beni de yanına hapsetmiş
Ama yine de söylüyorum içim ağlıyor
Bu sana vurgun yememin en diplerinde
Denizler benim emrimde
Okyanuslar gözlerinin maviliğinde
Ve tufanlar koparken içimin en körpe köşesinde
Bulabilir miyim seni?
Belki Nuh’un Tufanı gibi
Belki tsunaminin şehrimi yok etmesi gibi
Özlüyorum seni işte
Ama yine de içim kan ağlıyor
Tıpkı kuşların yavrularını kaybettiği günler misali
Bende günlerimi kaybediyorum
Her geçen saat umudum yerlerde sürünüyor
Yada bulutlar çıkıyor buhar olup
Buharlaşmanın hafifliğinde içim kan ağlıyor
Yine de ağlayacak
Sen bana dönsen bile
Açtığın yaralar hiç kapanmayacak
İçim kan ağladığı sürece...
                                               Ewren

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder