31 Mart 2012 Cumartesi


GÖNLÜMDEN GÖNLÜNE BİR YOL OLUYOR MU YAZDIKLARIM?...

Katıksız bir ruha bürünmek varken
Anlamsız bir ölüm korkusuyla hayata bir çerçeveden bakmak niye?
Gerçi boş bir sahilde
Kumdan kale yapmak
Ne kadar fayda sağlar ki bedene?
Diye varsayarken
Yolcu olup herhangi bir trenin kompartımanında
Sonu olmayan bir yola
Yorgun bir kalple çıkmayı
Ne kadar doğru sayabilirim!
Yas tutmak bana yakışan mı?
Yada ardından çaresizce ağlamak sevdamdan mı?
Hala çözemedim
Bir kahve dolduruyorum her gece fincanıma
Evimin bütün ışıklarını söndürüp
Kırmızı koltuğuma kurulup masa başına
Kendimce döktürüyorum
İçimdeki,beynimdeki sevda kurtlarını beyaz sayfama
Sana ulaşıyor mu?
Gönlümden gönlüne bir yol oluyor mu yazdıklarım?
Sana sormaya cesaret edemiyorum
Anlatmıyor mu acaba sana?
Bana boş gelen bakışlarım hiçbirşey
Bir salıncak kuruyorum her gece rüyalarımın birinde
Seni sallamaya başlıyorum çınar ağacının o serin gölgesinde
Bazen de denizlerin içinde
Bir gemi çıkıyor karşımıza
Önce seni çekiyor geminin hayaleti
Tam beni de almasını beklerken suyun derininde
Sırılsıklam bir beden karşılıyor beni yatağımda
Kalbimde seninle olamamanın o rüyada hasreti
Bilsen neler çekiyorum sevgisizken bu evrende!
Şeytana uyup
Gökyüzünde geceleri çıkan yıldızları uyutup
Ay’ıda yüreğime kondurup
Öyle dolaşıyorum her gece yaban gelen bu şehirde
Bir dilenci kral karşılıyor beni çıkmaz bir sokakta
Sarayına davet ediyor
Evinde ne bir ekmek
Ne de bir su
Bir dolu sevda tası önüme koyuyor
İçmemi istiyor
Bir dikişte bitirdiğimi hatırlıyorum sadece
Sonrası benim bile bilmediğim kapkara bir kuyu
Düşerken kuyuya bağırışımı duyanlar arkamdan atlıyorlar
Atlayanın ‘’ben’’ olduğumu bile bile
Sözlerin kimsenin umurumda olmadığı bir dünyadayız hepimiz
Önümüzde hayat kavgası ile dolu bir sofra
Acımasızca yol alıyoruz hiç bilmediğimiz bir yolda
Hele bir esince ayrılık yeli
Değmeyin kimsenin tenine
Bin ah!işitirsiniz bir dokununca
Ağlamayı bir çözüm zannederek
Her gece uykularımıza kabuslar getirerek
Kurtuluruz esen ayrılık yelinden umarsızca
En maço esprilere bile gülmeye kalkışırız
Ağlanacak halimize gülmeye başlarız
İşte insan doğası
Ne kadar yazık!
Büyülü gecelerde
Düşen meteorları sihirlerin sözcüğü
Gördüğümüz düşü
Gerçek farzetmeye başladım
Seni ecel alıp
Azrail görünmeye başlayınca gözlerinin önünde
Ben olmak isterim yanında,yatağının baş ucunda
Okuyacağım dualar olsaydı dilimde
‘’sana ihtiyacım var,gitme’’ diyebilseydim dudaklarımla
Daha çok var biliyorum bunları yapmaya
Benimkisi hayallerin ütopyası
Seninle geçireceğim
Belki de geçiremeyeceğim yaşamın
Bana yansıyan aynası
Herşey zamana bağlı bir kum falı
Fal açmaktan yorulmak mı?
Benim hayatım hayellerimle,umutlarımla dolu
Ve biliyorum hala
Ne hayal ne de umut beni yaşatan!
Beni yaşama iten
Sensin
Senin dostluğun
Dönüp dolaşıp
Aklımı başıma alamayıp
Bana haram geceleri sığınıp
Semaya çıkmak isterdim
Olur da birgün sen çıkarsan semaya
Bana haber verir misin?
Utanmaya başladım yazmaktan
Sırlarımı dökmeye
İçimde kalan son sevda tozlarını silkelemeye
Çekinmeye alışamadım
Yani anlayacağın,kısaca güzelim!
Bana yaban gelen bu şehirde
Hasretinle barışamadım...                 
                                          Ewren
                       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder