31 Mart 2012 Cumartesi


SENİ DÜŞÜNMEK BEYNİMİ SENLE UYUTAN...

Soysuz bir özlemdir sana karşı duyulan
Senin umutlarına mı bağlanayım?
Yoksa kendi umutsuzluğuma mı yanayım?
Her zaman tatil olan ömrümün
Boşa geçen zamanımın son demlerinde
Ne arkeolojik kazılar
Ne de bu çağın içinden çıkılmaz teorileri beni yoran
Beni yoran sensin
Seni düşünmek beynimi senle uyutan
Umurumda değil billiyor musun?
Peşine düştüğüm herşeyin benim olması
Yada başak tarlalarında çıkacak olan başakların sarı renkte doğması
Gökyüzünün açık havada berrak mavi
Yağmurlarda ise gri renkte oluşması
Ilgıt ılgıt seher vakti bir sevdanın kokusunu duymam
Hiçbirşey ifade etmiyor senle olmasam
Ne giyilen jilet gibi kıyafetler
Yada bedenime taktığım işaretler beni kemiren
Gelmeyişin beni kahreden
Beklemem,
Beklemekten yorulmam beni hasretliklere sevkeden
Ayrılıklar yara açarmış kalbinin tam ortasında
Biz hiç ayrılmadık ama
Zaten sen de hiç gelmemiştin
Ama doğumumda açılan o yara hiç kapanmadı
Bir sonbahar güneşiydin
Aydınlığına,kıvılcımlarına bakamıyordum
Beni ısıtan sendin bu sonbahar günlerinde
Ve bir kara delik içine çekti o güneşi
Milyarlarca ışık yılı uzağa götürdü peşine düşsemde
Nafileydi
Bütün son pişmanlıklar
Benim eserimdi her yapılan iltifatlar,itiraflar
Ve bu son kahroluş
Aradığım ve bulamadığım herşeye
Sınırsız,sonsuz bir denizdi açıldığımda teknemle
Gide gide bitirdim,sonuna vardım
Huzuru,mutluluğu beklediğim ve ulaştığım her noktada kavuşamadım
Durmuyordu dünya
Oysa
Ben durdurmayı denemiştim hiç haberim olmadan
Doğa
Tabiat kanunlarıydı bana öfkece karşı koyan
Kaçmakta buldum çareyi
Sözlerim ve gözlerim birbirine denk getiremedi
Hiç ummadığım yerde buldum seni
Mazinin küllerinde,mektuplarında
Her yazdığım hecenin atomlarında gördüm suretini
Neyse be gözbebeğim!
Zil zurna sarhoş olmadan vuralım kendimizi yollara
Karla kaplı,sulu sepken biçiminde yüzümüze vuralım sevdayı
Hiç olmazsa bizi paramparça eden sevdanın unutalım hasretini
Acısını...
                        Ewren
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder